
SYRİZA’nın gerçekle imtihanı
SYRİZA’nın iktidar olduğu andan beri Yunanistan’da en konuşulan siyasî konu, onun ekonomik politikasının sürdürülebilirliğiydi. Kemer sıkma politikalarına karşı sert ideolojik tepkisiyle kamuoyunun desteğini kazanan SYRİZA, Yunanistan’ın başına çıkmasını başarabildi. Gelgelelim ekonomik vaatlerine taviz vermeyen yeni başbakan Tsipras, Yunanistan’ın iflâsı ve Euro Bölgesi’nden çıkmasına yol açabilirdi. Dolaysıyla birçok analist SYRİZA’nın vaatlerinden vazgeçeceğinden başka çare olmadığının altını çiziyordu.
Bu açıdan Cuma 20 Şubat tarihinde yer alan ve Euro Bölgesi’nin üye olduğu ülkelerin 19 maliye bakanının katıldığı Eurogroup toplantısı, dönüm noktası niteliği kazandı. Çünkü bir anlaşmazlık zaten diken üstünde duran Yunan banka sistemine ölümcül bir darbe olabilirdi. Sonunda kriz atlatıldı, fakat SYRİZA’nın ‘neoliberal reform karşıtı profili’ derin yara aldı. Yeni Maliye Bakanı Yanis Varufakis, renkli şahsiyeti ile dünya medyasının ilgi odağı olmasına rağmen, Yunanistan’ın müzakere pozisyonunu iyileştiremedi. Varufakis, kendisi ve SYRİZA’nın savunduklarının tam aksini imzalamak durumda kaldı. Haftalarca reddettiği mevcut anlaşmanın dört ay daha uzatılmasına onay verdi. Yunan tarafının sadece iki talebi kabul edildi. Birincisi, ‘troyka’ kelimesi artık kullanımdan çıkmış durumda, yeni kullanılan terim ‘kurumlar’ oldu. İkincisi ise, Yunan hükümetinin vaat ettiği cari fazlası 3,5’tan yüzde 1,5’e indi. Bunların dışında bütün eski şartlar geçerliliğini sürdürdü. Onun karşılığında yeni bir reform program sunmak zorunda kalan Varufakis, SYRİZA’nın seçim programının tamamıyla zıt bir evrak sundu. Ve program, Eurogroup tarafından onaylandı; Yunanistan’da herkes derin bir nefes aldı. Bankalar ve hattâ borsa coştu.
Ancak bu bayram havası çok uzun sürmedi…
Çünkü Tsipras ve Varufakis’in diğer bir cephesi mevcut. O da SYRİZA’nın içinde yeni çıkan muhalefet. Eurogroup ile mutabakat sağlanınca, SYRİZA milletvekillerinin bazıları isyan etti. Parti grubu toplantısına katılıp söz alan onlarca milletvekili anlaşmaya karşı olduklarını kaydettiler. Bundan sonra, Başbakan Tsipras yeni yapılan anlaşmayı Meclis’e sunmayacağını bildirdi. Ancak diğer 18 Eurogroup üyesi ülke hükümeti anlaşmayı meclislerine onaylatmak için sunarken, SYRİZA’nın tavrı ciddi kuşkulara yol açtı. Tsipras ve Varufakis’in imzalarına rağmen, reformları uygulama konusunda tereddütler arttı.
Bu ihtimale hazır olan ‘troyka’ (nam-ı diğer ‘kurumlar’), para yardımını reform yasalarının uygulanmasına bağladı. Vaat edilen 7,2 milyar euronun hemen değil, bütün reform tedbirleri uygulandıktan sonra verileceği anlaşıldı. Yeni Demokrasi milletvekili ve eski bakan Kiriakos Mitsotakis’in tespitine göre “SYRİZA ekonomik reform programı olmadan para talep etti. Aksine, para olmadan ekonomik reform programına razı oldu”.
Oysa Yunanistan hükümetinin mali durumu kritik. Son aylarda vergi gelirinin ciddi düşüşünden dolayı ve mart ayında ödenmesi gereken 1,5 milyar euroluk IMF borç taksiti yüzünden nakit krizi yaşanabileceği yorumları mevcut. Maaş ve emeklilikler için ayarlanan dev kalemi karşılamak için reform programı tam gaz devam edilmeliyken, Yunan kamuoyundan çok büyük destek alan hükümet sanki bir telaşa gerek yokmuş gibi davranıyor. Reform konusunda büyük siyasî ittifak kurmanın yerine, Avrupa kurumlarına doğru reform yanlısı, içeriye doğru reform karşıtı çifte bir dille krizi yönetmeye çalışan Tsipras hükümeti, riskli ve Yunanistan için maliyetinin çok yüksek olabileceği bir oyun oynuyor.
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: