
Sütten çıkmış ak kaşık mı bunlar
Şöyle bir etrafımıza bakalım… İyiden, güzelden, doğru olandan yana ne var, neler var. Ben mi göremiyorum yoksa haberim mi olmuyor, bilemedim. Kimilerinde tenkitler, eleştiriler alıyorum ama olumlu cinsinden. Diyorlar ki; “Yazacak güzel şeyler yok mu şu âlemde?” Ne yalan söyleyeyim, ben bulamıyorum, doğru olanı, doğru iş yapanı…
OLAYLAR VE SONRASI
İşte geride bıraktığımız hafta yaşanan o alçak saldırı. Dönüp şimdi bir bakıyoruz ki, cümle âlemi sütten çıkmış ak kaşık. O, bunu suçluyor, öteki “Ben tertemizim” derken bir başkasını kirletiyor, bir diğeri çamur at izi kalsın hesapları yapıyor… Bir babayiğit çıkıp da “Arkadaşlar şapkamızı önümüze koyalım, biz ne yapıyoruz, bu işler nereye gidiyor” deme cesareti ve medeniyetini göstermiyor ya da gösteremiyor.
MEYDAN OKUMA BÜLTENİ
Fenerbahçe Kulübü, “Suçlular yakalanana kadar biz yokuz” açıklaması yapmıştı, hatırlarsanız. Sonrasında fikir değiştirip, “Oynayacağız” dediler. Hani Türkçemizde deriz ya; “Ateş düştüğü yeri yakar” diye. Her ne kadar yapılan o çirkin saldırı bütün ulusu etkilediyse de, Fenerbahçe’ye verdiği manevi zarar, şüphesiz çok büyük olmuştur. Bunu kabul ediyoruz. Ancak ortada olan o büyük gerçeği de ‘es geçmemek’ gerekir. Toplumun gerilmesinde, çılgın ve saldırgan hâle gelmesinde tek suçlu yoktur, suçlular vardır. Bunun için de, herkes haddini hududunu bilmek zorundadır. H”l böyle iken “maçlara çıkacağız” açıklaması yapan Fenerbahçe’nin kamuoyuna duyurduğu o basın bildirisine açık ve seçik olarak ‘Tehditname’ diyebiliriz. “Bir tek Fenerbahçeli bile bizim için çok önemlidir” diyen o zihniyete sormak istiyorum. Hangi takım, hangi sonuç, hangi maç, bir candan daha değerlidir. Olmuşun değil, olacakların önüne geçmek, böyle meydan okuma bildirileriyle bilmem ki nasıl olur.
BEYHUDE TOPLANTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, takım kaptanları ile yaptığı toplantı, şüphesiz iyi niyet taşımaktadır. Bu kabulümüz; ancak, beyhude bir görüşme olmuştur. Nasıl desem; kıyıdan olta ile balık tutmak gibi bir şey. Esas irileri, büyük olanları açıkta, oltaya gelmez. Demem o ki, Sayın Erdoğan 18 kulübün takım kaptanlarını değil, başkanlarını toplayacak ve şu mesajı verip kenara çekilecekti:
“Arkadaşlar kendinize gelin.”
Bakalım o zaman takım kaptanlarına verdiği nasihat mı işe yarayacak, yoksa hafiften kulakları çekilen başkanların alacakları ya da almak zorunda oldukları tavır mı daha etkili olacak, görecektik. Cumhurbaşkanı’nın karşısına geçecek Aziz Yıldırım ile İbrahim Hacıosmanoğlu’nun hâllerini gözlerimin önüne getiriyorum da, gülsem mi, ağlasam mı bilemiyorum.
TSYD İŞİN NERESİNDE
TSYD dediğim, Türkiye Spor Yazarları Derneği. Ülke sporunda son derece etkili olması gereken kuruluş. Şimdi denilecek ki “TSYD’nin yazdıklarınla ne ilgisi var?” Çok ilgisi var inanın ki. Ancak, bugün derneğimizi yönetenler, itibarımızı tabir yerindeyse sıfıra indirdiler. İşte Cumhurbaşkanı böylesine bir olaydan sonra cümlesini topluyor da, bir tek dernek yöneticisini oraya davet etmiyor. Bunu geçtim.. İstanbul’da Spor ve Medya konulu iki günlük sempozyum var, Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin haberi yok. Devletin bakanları orada, davetliler orada, basında spor konusunun konuşmacısı Mustafa Denizli. Bu ayıbı o kutsal derneğimize yaşatan o malum şahıs, yani genel başkan olacak kişi, belki de, gideceği seyahatlerin planlarını programlarını yapıyordur, kim bilir. Ne diyelim.. Polonya’dan yeni geldi, yeni geziler için yolu açık olsun…
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: