
Şampiyonluk öyküsü
2014-2015 futbol sezonu önceki yıllarda olduğu gibi kavga gürültü ve patırtılar arasında Galatasaray’ın şampiyonluğu ile nihayet buldu.
Başkan Ü. Aysal kulübü ciddi bir borç yükü ile bırakıp giderken yerine gelen geçici yönetimin ne yapacağı merak konusuydu.
Yarsuvat ve A. Albayrak işi ustaca kotarıp gemiyi şampiyonluk limanına yanaştırmayı başardılar.
Kaderin cilvesine bakın ki, namaz kıldığı için takımdan uzaklaştırılan futbolcuların ilk halkası olan Hamzaoğlu, yıllar sonra kovulduğu takımın başına kurtarıcı olarak çağrılıyor ve gerçekten batmakta olan bir gemiyi tamir ederek hedefine ulaştıran isim oluyordu.
Bu olay bana yıllar önce bir tv programına bağlanarak başörtülü kadınları aşağılayan M. Denizli’nin soluğu İran’da alması ve orada kahraman olmasını anımsattı.
Mancini ve Prandelli zamanında dağınık ve isteksiz bir görüntü sergileyen takım Hamzaoğlu ile başka bir hüviyete büründü ve hedefe kilitlendi. Bu nedenle Hamzaoğlu başarının bir numaralı mimarıdır.
Şampiyonluğun diğer faktörlerine gelince; A. Albayrak’ı anmadan olmaz.
Takımı Saray’a çıkaran Albayrak, Saray’ın Aziz Yıldırım ve Çarşı grubuna karşı olan mesafeli tavrını kendi lehine avantaja dönüştürmeyi bildi.
Yarsuvat ‘paralel’ paranoyasına destek çıkanların ödüle boğulduğunu bildiğinden en alakasız zamanlarda çıkıp açıklamalar yaparak bu ödüle hak kazanan diğer isim oldu.
MHK başkanlığına getirilen Namoğlu ile hakemler noktasında hiç sıkıntı yaşanmadı.
Hakemler diğer şampiyonluk adaylarına karşı ne kadar gaddarsa, GS’a karşı o kadar müşfikti.
Genelde küme düşmemek ve şampiyon olmak için mücadele veren takımlarda üst düzey kazanma arzusu agresifliği ve kartları da beraberinde getirir.
2010-11 sezonunda FB’nin 17 galibiyet alması gibi, GS Melo gibi bir sapkına rağmen ilginç bir şekilde sezonu hiç kırmızı kartsız tamamladı.
Şampiyonluk yolunda Saray ziyareti dönüm noktası olurken, defalarca vergi borçları ve cezaları silinen, Eren Talu’nun Körfez’den aldığı krediyi ödemeyerek yarım bıraktığı stadı devletçe tamamlanan, devletin atadığı futbol yönetimi tarafından muhafaza ve müdafaa edilen; “GS acaba devlet takımı mı” diye sormadan da edemiyoruz.
Şampiyonluk yolunu açan diğer faktörler:
Takımdan ayrılan eski oyuncuların oynadıkları takımlarda eski takımlarına yaptıkları katkı da azımsanmayacak düzeydeydi.
Gençlerbirliği maçı öncesinde başkanının açıklamaları, devamında sahaya yansıyanlarla bu işin finali oldu.
Bu ortam şampiyonluğun diğer adayları Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi panik, stres ve hataya zorladı.
Sonuç olarak öyle veya böyle bir şekilde şampiyonluk geldi.
Şimdi kimse bu olan biteni hatırlamıyor, hatırlatılması da istenmiyor.
Kimse nasıl ve ne şekilde olduğuna bakmaksızın çılgınlar gibi kutlama yapıyor.
Ben de bu kutlamalarda pay sahibi olanların da unutulmaması ve onların da kutlamalara dâhil edilmesi gerektiğini hatırlatmak istedim.
Adalet sistemi lağvedilmiş, kısa süre sonra yapılacak olan seçimlerinde hile ve düzenbazlık endişesi her yanı sarmış, yetkililerince endişeleri giderecek tek bir açıklama dahi yapılmayan bir ülkede, pirüpak bir futbol ve sonuç beklemek eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
“Türkiye’de futbol fazlasıyla Çavuşesku dönemi Romanya’sını çağrıştırıyor” diyen Lucescu’nun haklılığı bir kez daha anlaşılmış oluyordu.
Düzeleceğine dair hiçbir umut olmasa da, biz yine de, iyilik, güzellik ve doğruluk için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Twitter:nurullah_ozturk