Taraf Gazetesi Düşünmek Taraf Olmaktır
Pardon… Terim ‘pardon’ mu diyor
Milli Futbol Takımımızı izlediğimiz bir hafta yaşadık.
Ülkenin bitmez tükenmez bu karanlığında, şükür edelim ki, içimiz biraz daha kararmadı. Hollanda beraberliği, Lüksemburg galibiyeti, elektrikleri kesik Türkiye’den daha karanlık gönüllerimize, bir voltluk el feneri oldu.
O aydınlığını hissettik el fenerinin minicik ışığında geleceğe dair. Amma velakin.. Geçmişe bakıp da projektörler yakamadık ne yazık ki. İşin bu hakikati varken, Fatih Terim hocamızın ne dediğini de anlamadık. Kalkmış öylesine şeyler söylüyor ki… Mesela; Hollanda’nın dünya klasmanında aldığı yerden bahsediyor. Onu anladık, ayrıca biliyoruz da… Kendini ve futbolcularımızı milli kahraman ilan edecek neredeyse. Nedir bu kendini beğenmişlik, nedir bu azamet ve gurur.
FIFA KLASMANINDA SIRA 56
Dünya Futbol Federasyonları Birliği (FIFA), tüm ülkenin çetelesini açıklar senenin belli zamanlarında. Benim ülkem Türkiye, bir zamanlar ilk 10 sıra içinde yer alırken, şimdi 56. sırada. Bazı ülkeler başta İngiltere, 50. sıradan aşağıda olan ülkelerden transfer yasağı koydu. Değil iyi futbolcu ‘allame-i cihan’ olsanız İngiltere’ye giriş yok.
Fatih Terim’e şimdi sormak istiyorum… Pardon.. “Pardon” mu dediniz Sayın Terim, şu son iki maçtan sonra? Hakkınızı hemen telsim edelim ki, millilerimiz iyi oynadı, iyi mücadele etti, galibiyeti uzatma dakikalarında kaçırdı ve yazık oldu. İzlanda’ya 3-0, Çek Cumhuriyeti’ne Türkiye’de 2-0 yenilip, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılmayı tehlikeye değil, mucizelere bırakan sen ve siz değil misiniz? Gün ışığı kadar aşikâr ortada olan durumumuz. Lütfen geçmişi bir hatırlayıp öyle konuşun. Hollanda’nın dünyada ne olduğunu herkes biliyor. “Bu takımla berabere kaldık” dersen, sana kapının önünde temizleyemediğin çöpleri hatırlatırlar… Benim yaptığım gibi…
BUNDAN SONRASI NE OLUR?
Bundan sonrası ne olur, değil mi? Biz ona bakalım. Kazakistan, Çek Cumhuriyeti deplasman; Letonya, Hollanda ve İzlanda iç saha maçları. Lider Çek Cumhuriyeti ve İzlanda’yı yakalama şansımız hiç yok. Bizden üç puan önde olan Hollanda’yı yakalayabilirsek, baraj maçları şansı doğar. Hepsi bu. Şimdi yapılacak şey, kendimizi Fatih Terim aynasında, pardon yanlış oldu, dev aynasında görmeden, kolları sıvamak ve işe sıkı sarılmak.
EMRE BELÖZOĞLU OLMADAN OLUR MU?
İşte size bir konu başlığı daha… Hani eski Türk sinemasının ‘esas oğlanı’ dedikleri cinsinden vazgeçilmez başrol oyuncusu vardır ya. Futbolumuzun da en kahramanı, en yakışıklısı Emre Belözoğlu. Yaptığı ettiği yanına kâr kalan bu futbol jönümüz, Milli Takım’ı bırakıp geliverdi oralardan. Dediler ki.. Milli kariyerine son verdi. Sonra açıkladı ki… “Hayır, ben varım…”
Sevgili Emre demeye pek dilim varmıyor, ama yine de söyleyeyim.
Sevgili Emre.. Değil Milli Takım’ı, oynadığın takımı bırakma zamanın geldi. Seni artık futbolcu eskilerini toplayan Amerika paklar. Topla pılını pırtını git oraya. 90 dakika oynamasan bile, bir maçta iki bacak arası atarsın olur biter.
Bir de en acısı ne var biliyor musun Emre Belözoğlu?
Senin oynadığın, senin kaptanlığını yaptığın Milli Takım’ın kazanmasını istemeyen vatandaşlar var bu ülkede. Nasıl desem bilmem ki.. Bu kadar da ileri gittin. Bu kadar da batar hâle geldin bu ülkenin sporseverine…
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:
