Cumartesi , 28 Şubat 2015
Anasayfa » Yazarlar » Ne yapmalı
Ne yapmalı

Ne yapmalı

Şiddet, gündemin birinci maddesindeki konumunu kaybetmeyeceğe benziyor. Son haftalarda yaşanan korkunç olaylar, kadına yönelik şiddeti daha da görünür kıldı. Erkek kültürünün şiddet kültürü ile özdeşleşmesinde, hiç kuşkusuz içinde yaşadığımız toplumsal- siyasal ortamın rolü büyük.

Şu günlerde herkes damarlarımızda gezinen bu şiddet virüsüne karşı nasıl bir önlem alınması gerektiğini tartışıyor. İki yol var… Ya, toplumun muhafazakâr güdülerini daha da gıdıklayacak, kadınların iyiden iyiye tehlikeli birer varlık olarak görülmesine yol açacak önlemler alacaksınız, bunun için devletin tüm kurumlarını seferber edeceksiniz…

Ya da, şiddetin başlıca panzehirinin özgürleşme olduğunu kavrayıp, eğitimde, kültürde, sanatta ve toplumsal yaşamın tüm alanlarında cinsiyet eşitliğini sağlayacak uygulamaların önünü açacaksınız.

Elbette, kısa vadede sonuçlar alacak bir yöntem değil bu. Bu süreçte, kadına yönelik şiddete verilen cezaların artırılması, hafifletme nedenleri uydurularak cezaların azaltılmasından vazgeçilmesi yönünde acil önlemler gerekiyor.

Kim alacak bu kararları? Sokakta, gençlerin öldürülmesini “Polis destan yazıyor” diyerek alkışlayan, daha birkaç gün önce Meclis’i bir savaş alanına çeviren, muhalefet milletvekillerine şiddet uygulamaktan kaçınmayan AKP iktidarı mı? Hadi, canım sen de…

Siyasal iktidarın, kadına yönelik şiddet olaylarını fırsat bilerek, kadını toplumsal hayatın dışına itecek önlemleri yeğlediği apaçık ortada. Kadın çalışmasın, evde oturup çocuk yapsın. Başka erkeklerle göz göze gelmez, onları tahrik etmez böylece!

Eğitim alanında, bir yandan karma eğitimi terk etme yönünde adımlar atılırken, öte yandan zorunlu din eğitimi ile yeni kuşakların zihin dünyasının iyice daraltılması, rasyonel akıl yerine, metafiziğin hâkim kılınması hedefleniyor besbelli.

Dünkü Birgün’ün manşetini oluşturan haberi okumamış olanlar için yineleyelim. “Müzik faydasız, ezan okutalım” başlığı altında verilen haberde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm okullara gönderdiği bir talimatla, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde “Çanakkale ruhu ile yeniden dirilmek” başlıklı bir oratoryo sahnelenmesinin istendiği belirtiliyor.

Edebiyat alanındaki sağ görüşlü yazarları bünyesinde toplayan Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şube Başkan Yardımcısı’nın eseri, ‘Ezan-ı Muhammed’ ile başlayıp, ‘Fetih suresinden bir bölüm’ ile devam ediyormuş…

Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümünü bir barış şölenine dönüştürelim; tüm okullarda barış türküleri söylensin demelerini beklemiyordunuz herhâlde…

Durum böyle iken, muhalefet partilerinin –en azından, barışı ve düşünce özgürlüğünü savunduğunu söyleyen partilerin– “biz ne yapabiliriz?” diye kafa yormaları gerekmez mi?

Mademki, eğitim politikaları üzerinde söz hakkınız yok –iktidarda olmadığınız için–, halktan yönetim yetkisini aldığınız yerel yönetimlerde bir şeyler yapabilir, bir şeyleri değiştirebilirsiniz.

CHP Genel Merkezi’nin Cem Evleri’nin ibadethane sayılması yönündeki kararını ve bu kararı hemen uygulamaya koyan belediyeleri alkışlıyoruz elbette. Ama, yapabilecekleri daha çok şey var…

Sanat alanında yapabilecekleri mesela… Sanatçılarımız şiddet ve özelde kadına yönelik şiddet konusunda çok duyarlı. Şu anda sahnelerimizde pek çok eser yer alıyor bu temayı işleyen. Bu yapıtların desteklenmesi, oyunların daha geniş kitlelere ulaşması için yardımcı olabilirler.

Bu da yetmez… Belirli bir nüfus yoğunluğunun üstündeki kentlerde tiyatro toplulukları, oda orkestraları, sanat atölyeleri kurarak gençlerin –kızlı-erkekli– sanatsal üretime yönlendirilmesi sağlanabilir. Barış düşüncesinin, yaratıcılığın ve cinsiyet eşitliğinin yaygınlaşması için gelecek kuşaklara yatırım yapmaktan başka çare kaldı mı?..

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Hakkında Vecdi Sayar

Vecdi Sayar