
Elma dersem çık, ‘Lokanta Armut’ dersem çıkma!
Yalın, samimi, az-öz ama bir o kadar da tadı damağınızda kalacak bir lezzet noktası “Lokanta Armut”. Yakın zamana kadar Armutlu semtinin adını pek bilen kimse yoktu. Ama hem ulaşım kolaylığı hem kiraların daha uygun olmasından dolayı ardı ardına açılan yeni mekânlarla son dönemde alternatif lokasyon olarak ön plana çıktı.
Farklı sektörlerden gelen lezzet tutkunu genç ve başarılı Şef Burak Zafer Sırmaçekici ve Sommelier Tülin Bozüyük’ün yarattığı bir mekân burası. Mottosu “Simple is The Best” yani “basit en iyisi”dir. Hayallerinin peşinden giden bu ikiliden Tülin Hanım Barbare Şarapları’nın yöneticiliğinin yanında mekânda misafirlerin içecek seçimine yardımcı oluyor, Burak Bey ise reklamcılık kariyerine ara verdikten sonra MSA’da aldığı eğitimlere yurtdışı tecrübesini de ekleyerek Lokanta Armut’un mutfağının başına geçmiş.
Burak Şef’in davetiyle geldiğim yaklaşık 30 kişilik bu mekânda mumlarla süslenmiş beyaz örtülü masalar, sadeliğin ve toprak tonlarının ön planda olduğu dekorasyon, loş bir ambiyans beni karşıladı. Lokanta Armut’ta mönü kısa ve öz. Ancak lezzet dolu. Mönü belirli aralıklarla yenileniyor. Bu nedenle her gittiğinizde farklı tatları şefin yorumuyla deneyimleyebiliyorsunuz. Burası tam anlamıyla bir Şef Restoranı. Servis sadece akşamları yapılıyor. Şimdilik öğlen saatlerinde kapalı.
Masada yerini almış olan gecenin ilk lezzet habercisi burada hazırlanıp pişirilen nefis sıcacık ekşi mayalı ekmekler ve üç çeşit tereyağı oldu. Yemeye doyamadım diyebilirim. Ardından servis edilen köz patlıcan çorbasının lezzetini çok başarılı buldum. Denediğim birçok farklı lezzetin arasından kırmızı soğan reçeliyle sunulan ördek ciğer pate beni fazlasıyla etkiledi. İstanbul’da bugüne kadar yediğim en başarılı yorum olduğunu söyleyebilirim. “Ördek Ciğer Pate”nin Lokanta Armut’un parlayan yıldızı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca “portakal ile renkli domatesler ve zeytinyağı dolu bir kavanozda pişirilip servis edilen somon” ile “ağır ateşte pişirilip didiklenerek eski kaşarlı patates püresi üzerinde sunulan dana antrikot” bence gecenin öne çıkan diğer lezzetleriydi. Burak Şef’in yarattığı bu lezzetlerde şefin maharetli ellerinin yanı sıra sipariş alındıktan sonra özenle seçilmiş taze ürünlerle yemeklerin hazırlanması yatıyor. Bu nedenle hazırlanma süresi biraz vakit alıyor ancak inanın beklediğinize değiyor.
Lokanta Armut için unutulmaması gereken bir notum var. Kesinlikle rezervasyon yaptırmadan gitmeyin. Yer bulamayıp kapıdan dönme ihtimaliniz yüksek. Bu arada Lokanta Armut’un fiyat kalite performansını makul bulduğumu söyleyebilirim.
Adres: Atatürk Caddesi No: 6/B Küçükarmutlu/ İstanbul
(Tel: 0212 229 22 25)
(www.lokantaarmut.com)
***
ANNELERE ÖZEL
Malum gelecek pazar “Anneler Günü”, havaların yavaş yavaş ısınmaya başladığı şu günlerde ben de “Anneler Günü” için bazı brunch önerileri hazırladım.
- Farklı konsept ve doğal lezzet arayanlara önerim “Palivor Çiftliği”nin Bebek ve Nişantaşı mağazaları…
- Boğaz’ın eşsiz manzarasına karşı brunch isteyenler için “The Grand Tarabya”, “Four Seasons Bosphorus” ve “Tarabya Bahçe”nin iyi birer seçenek olabileceğini düşünüyorum.
- Ünlü şeflerin özel lezzetlerini tercih edenler için “Grand Hyatt İstanbul’da Executive Chef Fabio Brambilla” ve “Shangri-La Bosphorus’da Executive Chef Olivier Pistre”in hazırlayacakları brunch mönülerini önerebilirim.
- Sakin bir ortam isteyenler için İstanbul’a hem yakın hem de uzak olan “Büyükada Prinkipo Otel” farklı bir alternatif olabilir.
- “Yeniköy Zeynel”in zengin kahvaltısı da güzel ve keyifli bir seçim olabilir.
Bu vesileyle bizi bugünlerimize getiren tüm annelerin Anneler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum.
***
GEZİyorum/ ORDU
Geçen hafta davet almama rağmen bir türlü programımı ayarlayıp gidemediğim Ordu, Trabzon, Giresun ve Denizli’ye gittim. Bu haftadan başlayarak önümüzdeki dört hafta bu illerimiz ile ilgili yorumlarımı bu köşede paylaşacağım. Bu seriye Karadeniz’in en sevdiğim illerinden biri olan Ordu ile başlamak istiyorum.
Bir yıllık bir aranın ardından Ordu’ya hareket etmeden önce kendime mutlaka uğranacak lezzet noktaları listesi çıkardım. Zaman kısıtlı olduğu için gidilecek mekânları da doğal olarak belli bir sayıda tutmak durumunda kaldığımdan listemi biraz daralttım.
- Tabii ki Ordu’ya her geldiğimde uğramaya özen gösterdiğim “Aktaşlar” yine ilk sırada yerini aldı. 80’li yıllarda ilk açtıkları restorana iki yeni şube ilave ederek toplamda üç şubeye ulaşan Aktaşlar’ın bu sefer en yeni restoranına gittim. Oldukça şık dekore edilmiş ve inanılmaz bir Karadeniz manzarasına sahip olan restoranda her zamanki Aktaşlar konukseverliğiyle karşılandım. İlk önce nefis bir “karalâhana çorbası” ve ardından Ordu’ya özel olan yöresel otlarla hazırlanan lezzetlerden özellikle “tirmit (mantar) kavurma”, “fasulye diblesi”, “ayranlı salata” ile “fırında mantar dolma” yedim. Bu lezzetleri çok özlemiştim hepsi her zamanki gibi çok güzeldi. Bu yöresel başlangıçların ardından Aktaşlar’ın olmazsa olmazı “kıymalı yumurtalı pide” masadaki yerini aldı. Kim ne derse desin bu pide Ordu’da bir başka lezzetli oluyor. Ordu’ya has olarak hazırlanan bakır sahanda servis edilen bol domatesli ve hafif acılı “levrek buğulama”yı denedim. Sos oranı gerçekten çok başarılıydı. Ardından şık sunumuyla göze de hitap eden, pişirilme kıvamı gayet iyi olan “levrek ızgara” benden tam not aldı. Bu nefis yemeğe noktayı bakır fincan setlerinde servis edilen okkalı bir Türk kahvesiyle koydum.
- Tüm günü yollarda geçirdiğim için geceyi fazla uzatmadan konaklamamı farklı döşenmiş odaların olduğu Ordu’nun en sevdiğim butik otellerinden Padya’da yaptım. Aktaş ailesi tarafından işletilen Padya’nın kahvaltısı Ordu’da ve çevre illerde epeyce nam salmış. Ordu’nun keyifli deniz manzarasına karşı neredeyse kuş sütü eksik diyebileceğim kahvaltı sofrasına keyifle kuruldum. Yöresel ve doğal ürünler ağırlıklı olan kahvaltının bana göre yıldızı “tereyağlı patates kavurması”, yöresel reçelleri ve nefis tava ekmeğiydi. Tabii ki kahvaltıya eşlik eden Ordu’ya özel pidelerin de hakkını vermem gerektiğini düşünüyorum.
- Ordu’da kaldığım zaman zarfında ünü yurtdışına taşan nam-ı diğer Ordu tostunun yaratıcısı “Tostçu Kahraman”a da uğramayı ihmal etmedim. Kendine özel olarak yaptırdığı tava ekmeğiyle hazırlanan peynir ve özel karışımlı acılı sucuk içli dev boyutlu tostun tadına inanın doyamadım. Yaklaşık 15 metrekarelik minicik bir dükkânda hizmet veren Kahraman’a Ordu’ya geldiğinizde mutlaka uğramalısınız.
- Bu sempatik şehirde adlarını duyduğumda yüzüme hep bir gülümseme yayılan “Dıgı Mehmet” ve “Mıdı Mehmet”e de bu sefer fırsat yaratıp uğradım ama yemek yiyecek zamanım olmadığı için sadece sohbet edebilme şansım oldu. Birbiriyle organik bağı olmayan bu iki işletme mutfak olarak da farklılık gösteriyor. Dıgı Mehmet pide konusunda uzmanlaşmış, Mıdı Mehmet ise balık konusunda, her ikisine de lezzetlerini bir sonraki seyahatimde uğrayıp deneyeceğime söz vererek Ordu’dan ayrıldım ve rotamı Trabzon’a çevirdim.
Haftaya Trabzon ile ilgili notlarımı sizlerle paylaşacağım.
***
Fabio Brambilla’nın lezzet resitali
Seyahat maratonunun ardından İstanbul’a gelir gelmez ayağımın tozuyla İtalya’nın en önemli şarap üreticilerinden Cesare Cecchi’nin misafir olduğu bir tadıma katıldım. Grand Hyatt İstanbul’un Executive Chef’i Fabio Brambilla imzalı “Toskana Lezzetleri” isimli mönü Cesare Cecchi’nin şarap eşlemeleri ile adeta bir resitale dönüştü. Bu özel gecenin mimarı sevgili dostum Süha Balın’ın kusursuz ev sahipliğinde yaşadığımız bu deneyimin tüm katılımcılar üzerinde derin izler bıraktığını düşünüyorum. Fabio Brambilla bu tadıma özel yorumladığı lezzetlerle ne kadar ayrıcalıklı bir şef olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu gecenin bende iz bırakan lezzetlerine gelince. Badem sütü soslu ve pembe yengeçli “Mezzo Arancino” ile bezelye püresi yatağında sunulan balzamik sabayon soslu “Yılan Balığı”nın en çok etkilendiğim lezzetlerin başında geldiğini bilmenizi istiyorum. Ancak gecenin finalinde sunulan “Zuccotto Gelato” ise benim gibi çok çikolata sevmeyenleri bile baştan çıkartacak bir lezzetteydi. Ilık ile soğuğun bu kadar dengeli olduğu bir tatlı uzun zamandır denememiştim. Fabio Brambilla’yı tüm kalbimle tebrik ediyorum. Bu mükemmel gecede tattığımız her yemek için Cesare Cecchi’nin kendi üretimleri Toskana Bölgesi şarapları arasından özenle seçtikleri ile yaptığı nokta atışı eşleştirmenin yemeklerle sağladığı uyum herkesi büyüledi. Tabii bu geceyi bu kadar mükemmel kılan unsurlardan birinin de Grand Hyatt İstanbul’un Yiyecek İçecek Müdürü Ufuk Demir ve ekibinin misafirperverliği olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
***
7 ÖNERİ / 7 yorum
» ÖNERİ: Denizciler Dondurma- ORDU
yorum: Özellikle meyveli çeşitlerini denemelisiniz.
» ÖNERİ: Deniz Lokantası- GİRESUN
yorum: Döneri çok meşhur ama bana göre fazla yağlı.
» ÖNERİ: Mustafa Patar- GİRESUN
yorum: Fındık ezmeli kadayıfı gerçekten çok başarılı.
» ÖNERİ: Hacı Şerif- DENİZLİ
yorum: “Tahinli İrmik Helvası” nam salmış ama “Domates” ve “Mandalina” tatlısı baştan çıkarıyor.
» ÖNERİ: Nejla Hanım Ev Tatlıları- TRABZON
yorum: Tüm tatlı çeşitleri bir yana “Laz Böreği” bir yana.
» ÖNERİ: Miske Restaurant- DENİZLİ
yorum: Özellikle Antep lahmacunu ve içliköftesi benim favorilerim.
» ÖNERİ: Muharrem Usta- TRABZON
yorum: Muhteşem dönerinin üzerine mutlaka ”Krem” isimli tatlısını deneyin.
Twitter: @yiyosiciyos
Facebook: yiyosiciyosyaziyos
İnstagram: yiyosiciyosyaziyos
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: