Pazar , 24 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » Çevre davaları, yaşam hakkı davalarına dönüştü
Çevre davaları, yaşam hakkı davalarına dönüştü

Çevre davaları, yaşam hakkı davalarına dönüştü

 

Türkiye’de doğal varlıkları, neoliberal piyasanın metası hâline getiren uygulamalara karşı yürütülen çevre ve yaşam alanı mücadeleleri giderek artıyor. Bu mücadeleler aynı zamanda yargı kararlarının uygulanmaması sorununu da içeriyor. Bu nedenle de, suyunu, toprağını, ağacını, kentlerdeki tarihsel ve kültürel yaşam alanlarını korumak isteyen yurttaşlar direniş çadırları kuruyor, nöbetler tutuyor, hukukun çiğnenmesine engel olmaya çalışıyor.

Kırsal ve kentsel mücadeleler zaman içinde doğanın ve emeğin sömürüsüne karşı eşitlik, özgürlük, adalet ve ekoloji temelinde birlikte hareket etme tecrübesi elde etti. Tabii bunun yanında önemli bir hukuki birikim de oluştu. İşte bu birikimi kalıcı hâle getirmek ve referans olabilmek için yeni bir çalışma gerçekleştirildi. Uluslararası Şeffaflık Derneği ve Çevre Hukuku Derneği’nin AB mali desteğiyle yürüttüğü Türkiye Çevre İhlalleri Haritası kapsamında hazırlanan “Çevre Davaları: Mevzuat, Kurum ve Kavram İlişkileri” haritası tamamlandı.

Projenin temel amacı, çevre hukuku ve çevre mücadelesi alanına katkı sağlamak, bu alandaki hukuki mücadele araçlarını bilinir kılmak ve süreçlerin şeffaf ilerlemesine destek olmak. Sekiz aylık bir çalışma sonucunda 600’e yakın yüksek mahkeme kararı (Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi) çevre davalarında uzman iki avukat ve çevre hukuku konusunda uzman iki biliminsanı hukukçu tarafından incelendi. Aslında sayı bundan çok fazla ancak hepsinin mahkeme sonuçlarına erişmek kolay değil. Bu kararlar arasından çevre mücadelesi için örnek oluşturabileceği düşünülen 20 karar seçilerek, kanun, kurum, dayanak ve ihlal alanı ilişkileri açısından ele alındı.

Harita kapsamında çevre davalarında yol gösterici nitelikte olabilecek davalara yer verilmeye çalışılmış. Endüstriyel faaliyetler, madencilik, altyapı ulaşım ve kent, HES ve su yönetimi konuları haritada en fazla öne çıkan ihlal konuları… İlerleyen dönemde haritaya yeni veri girişleri yapıldıkça, çevre hakkı ihlallerinin en çok hangi alanlarda yoğunlukla dava konusu olduğu daha da netleşecek.

İnceleme sonucunda farklı alanlarda ihlaller sözkonusu olsa da seçilen kararlar içinde dayanak olarak iki ana unsur öne çıkıyor: Üstün kamu yararı ve çevre hakkı kavramları.

Diğer yandan, haritanın hazırlanması sürecinde proje ekibinin en çok karşılaştığı zorluk ise mahkeme kararlarının açık şekilde paylaşılmaması olmuş. Dolayısıyla bilginin paylaşımı ve dağıtımı konusunda bir şeffaflık sorununun varlığı da bir süreçteki önemli tespitlerden biri. Proje ekibi, çevre alanında ihlal davalarına ilişkin Danıştay’a bilgi talebinden bulunmuş, bu talebe karşılık Danıştay, “tüm kararlara ulaşılabilecek bir sistemin üzerinde çalışıldığı” yanıtını vermiş. Yargı kararlarına erişim sağlanması ve kararların şeffaf hâle getirilmesi hukuki süreçlerin sağlıklı işlemesi için kritik önemde.

Bu süreçte elde edilen önemli başka deneyimler de var. Mesela, davayı açan avukatın davaya iyi çalıştığı, ulusal ve uluslararası mevzuatlara hâkim olduğu durumlarda çok daha hızlı bir başarı elde edilebiliyor. Yine, yüksek bilirkişi ücretlerinin dava sonucuna göre kaybedenden tahsil edilmesi de dava süreçlerinde farklılık yaratıyor. Diğer yandan, kazanılan davaların ardından mevzuatlarda çok hızlı değişiklikler yapılması, davaların aleyhine işliyor.

Dolayısıyla, Anayasa’nın “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” maddesi her kalkınma projesinde tekrar tekrar ihlal ediliyor. Çevre davalarına farklı bir gözle bakmak gerek. Çünkü, Türkiye’de çevre davaları çevre davası olmaktan çıktı artık yaşam hakkı davalarına dönüştü. Türkiye’de çevre davalarının yaşam hakkı ekseninde hakkaniyetli şekilde sonuçlanabilmesi için daha alınması gereken çok yol var.

İlgilenenler çevre davalarındaki süreçlere cevredavalariharitasi.org sitesinden ulaşabilir.

[email protected]

 

Etiketler:

Hakkında Pelin Cengiz

Pelin Cengiz