
Bir iyi bir de kötü haber
Neden hiçbir kadının onu tatmin etmediğini soruyor kendi kendine ve bu doyumsuzluğu açıklamaya çalışıyor. Şöyle diyor: bir erkeğin birçok kadınla beraber olmasının iki sebebi vardır. Birincisi, zihninde ulaştığı ideal kadını aramaktır. Beraber olduğu her kadında onu bulmaya çalışır. Bulana kadar devam edecektir ve hâliyle birçok kadının hayatına girmesine izin verir. İkincisi ise, her kadında farklı bir dünya keşfeder ve bu keşfin lezzeti onu daha da iştahlı bir şekilde yeni kadınlarla beraber olmaya iter. Her iki durumda da, sadakatin ve tek bir kadına bağlanmanın imkânı yoktur. Bunlar Milan Kundera’nın en sarsıcı kitabından, hayatına odaklandığı Praglı doktora ait düşünceler.
Sadece Türkiye’de yaşayan insanların geçirdikleri bir evrim süreci var. Okuduğumuz her düşünceyi içinde yaşadığımız siyasal bağlamı açıklamak için kullanabiliyoruz. Bu, her millete nasip olmamış bir özellik. Dolayısıyla, Kundera’nın bohem doktoru Tomas’ın kadınlar ile kurduğu karmaşık ilişkileri meşrulaştırmak için söylediklerini memleket siyasetini tartışmak için gayet uygun bir çerçeve olarak kabul ediyorum. Zira, iki çapkınlık türü arasındaki fark, günümüz Türkiye siyasetini açıklamamıza yardımcı olabilir.
Bir erkeğin idealinde ulaştığı kadını arama çabası ve sonunda uğradığı hayal kırıklığının benzerini, hangi siyasal eğilimden olursa olsun Türkiye’de yaşayan birçok insanın son dönemde yaşadığını düşünüyorum. Bu durum, gittikçe otoriterleşen bir iktidar olgusundan ziyade bu durumdan memnuniyetsizlik duyan insanların akıl matematiğiyle daha çok ilgili. Kundera’nın çapkın karakteri bir liberal, bir sosyalist veya bir muhafazakâr olabilir. Farklı ütopyaları olsa da, bu insanların muhatap oldukları hükümetin politikalarını ideallerindeki sistem ile karşılaştırmaktan geri durmadığını görebiliyoruz. Üstelik, kendi idealleriyle hükümet pratikleri arasındaki makas açıldıkça, birlikte olduğu kadının aslında aradığı kadın olmadığını fark eden ve ani bir soğuma hisseden birçok insanla karşılaşıyoruz. Mesela, herhangi bir liberal AKP döneminde dramatik bir şekilde artan ve denetlenmesi mümkün olmayan kamu harcamalarını ve iktidarın sosyal ve ekonomik alanı düzenleme hevesini gördükçe böyle bir soğukluğu yaşamaktadır. Bir sosyal demokrat veya sosyalist sistematik olmayan keyfî sosyal yardım usullerinden ve iktidara yakın olan işadamlarının orantısız zenginleşmesinden, bir muhafazakâr ise dinî söylemlerin siyasal ve ekonomik çıkarlar için pervasızca ortalığa saçılmasından rahatsız olmaktadır. Günün sonunda, farklı dünya görüşlerine sahip olan insanları birleştiren ortak nokta mevcut iktidarın onlara düşledikleri sistemi sunamamasıdır. Bunun için AKP’yi eleştirmektedirler ve ona karşı kör bir sadakat içerisinde olmayı reddetmektedirler.
Her kadında başka bir dünya keşfeden ve bunun iştahı ile birçok kadınla birlikte olmak isteyen çapkının psikolojisinin de birçok insana hâkim olduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki, ilk çapkınlık türünden farklı olarak, bu insanlar için iktidarın kişiliği daha ön plandadır ve bu kişilik herhangi bir ideal iktidar kavramı ile mukayese edilmez. Çünkü buna gerek yoktur. Her iktidarın kendine has koşulları ve bu koşullar içinde sunabileceği olumlu bir yan olabilir. Tekrarlamakta fayda var; bu düşünceye kapılmanız için bir liberal, sosyal demokrat/ sosyalist veya muhafazakâr olmanız bir engel teşkil etmez. Mesela, bu düşüncedeki bir liberal ideal hükümet kavramını bir tarafa bırakıp AKP döneminde askerin siyaset üzerindeki gölgesinin ortadan kaybolmasıyla yetinebilir, bir sosyal demokrat veya sosyalist AKP’nin yaptığı anaysa reformlarıyla avunabilir, bir muhafazakâr ise milli- manevi değerlerine bağlı bir gençlik yetiştirmenin devlet politikası olmasını sevinçle karşılayabilir.
Kundera, bu tip çapkınların, yeni bir kadın bulma ve onunla birlikte olma arzularının son bulması için “sıkılma” kavramını kullanıyor. Yani, düşüncenin şekillendirdiği bir uzaklaşma durumu değil, çapkının elinde olmadan içinden gelen bir sıkılma dürtüsünden bahsediyor. Böyle bir çapkının hayatında yeni bir kadın olacak, aynı şeyleri tekrar yaşayacak, onda da sevilecek taraflar bulacak ve o kadından da sıkılacak. Günümüz Türkiye’sinin mevcut iktidarını ilgi çekici bulan, onun sevilecek taraflarını itinayla ayıklayan ve bunun sonucu elinde kalan olumlu tarafları pamuklara sarıp sarmalayan insanlar için de durum maalesef farksız. Onlar için AKP’den sıkılmak ve kendilerine sevebilecekleri yeni şeyler verebilecek iktidarlar bulmak gerekecek. Fakat sıkılmaya başlayana kadar, hiçbir ideal politik sistem karşılaştırması yapmadan AKP’nin etrafında kümelenmekten vazgeçmeyecekler.
Bu ayrım bize maruz kaldığı iktidarları her daim eleştirecek bir kesimin varlığını müjdeliyor. Üstelik, bu eleştirilerin içerdiği romantizm sayesinde sadece AKP hükümetinin değil gelecekteki bütün hükümetlerin politikalarını özgürce eleştirecek insanlar bulabileceğiz. 6 Haziran gecesi birlikte uyuduğu kadının 8 Haziran sabahı yatağında uyandığı kadından bir farkı olmayacak bu insanların. Hepsini ideallerindeki kadınla kıyaslayıp mutsuz olacaklar. Mutsuz oldukça arayışları devam edecek. Ta ki o ideal kadını bulana kadar. Öte yandan, bu ayrım her iktidarı büyük bir merakla inceleyen ve incelediği her iktidarda ilgi çekici bir taraf bulmak için sabırsızlanan insanların da var olmaya devam edeceklerini söylüyor. Onlar için de 6 Haziran gecesi birlikte uyudukları kadının 8 Haziran sabahı yatağında uyandıkları kadından bir farkı olmayacak ama her iki kadın da onların içini mutlulukla dolduracak. Mutlu oldukça, arayışları devam edecek. Ta ki, hayatları son bulana kadar.
Siyasal ideolojiler skalasında kendine hiçbir şekilde yer bulamayacak bir ayrım yaptığımın fakındayım. Kundera’nın bir romanından yola çıkarak yaptığım sınıflandırma, dikey bir otoriterlik- özgürlükçülük aksını tam ortasından kesen yatay bir sağcılık- solculuk aksı arasında hiçbir yere oturmayacak bunu da biliyorum. Mamafih, yaklaşan seçimler öncesinde aynı politik ideolojiye sahip insanların, AKP iktidarını değerlendirirken neden farklı kutuplara savrulduklarının siyaset bilimi kavramlarından daha çok ruh hâliyle bir ilgisi olmalı…
*Doç., TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler