Perşembe , 23 Nisan 2015
Anasayfa » Yazarlar » Ayılar, domuzlar ve kanunlar
Ayılar, domuzlar ve kanunlar

Ayılar, domuzlar ve kanunlar

28 Ocak Pazar günü Norveç taraflarında aniden iki kutup “ayısı” peydahlandı.

İskandinav ülkesinin avcıları da karabinayı kaptıkları gibi peşlerine düştüler.

Sonra Büyük Britanya’ya doğru seğirttikleri için nöbeti İngiliz avcılar devraldı.

Ardından daha da güneye indiklerinden Fransızlar teyakkuza geçti.

Ta ki “ayılar” uzaklara yönelsin ve kovalamaca nihayete ersin…

Ve şayet avcılardan birisi ezkaza fişeği patlatsaydı bütün bir ekolojik sistemin hercümerce dönüşmesi sözkonusu olabilecekti ki, maazallah!

***

YOK, ayı ve avcı dediğime bakmayın… Aslında savaş uçaklarını kastediyorum.

Çünkü “bear”, yani “ayı”, Rusların Tupolev TU-95 ağır bombardıman tayyarelerine NATO tarafından verilmiş olan kod adıdır. Çelik karınlarında çekirdekli felâketi de taşırlar.

Gerçi Soğuk Savaş yadigârıdırlar ama tasarımları çok mükemmel çizildiğinden yarım asrı aşan ömürlerine rağmen hâlâ uzun menzilli filoların envanterinde başköşeye oturuyorlar.

Zaten aynı şey TU-95’in muadili sayılan Amerikan B-52’leri için de geçerlilik taşıyor.

***

ANCAK ne var ki, Soğuk Savaş döneminde vaka-ı adiye sayılan ve Sovyetler Birliği’nin hem Atlantik Paktı’nın teyakkuz derecesini sınamak, hem de Batı’ya gözdağı vermek amacıyla gerçekleştirdiği bu tür “meydan okuma uçuşları” hanidir rafa kaldırılmıştı.

Oysa birkaç zamandır Putin, nâm-ı diğer Çar Vladimir tekrar işgüzarlığa soyundu.

Bir değil, üç değil, beş değil… Kâh İsveç sularında denizaltı, kâh Baltık ülkelerinde hava ihlâli, kâh Karadeniz kıyılarında radar kilitlenmesi derken, provokasyonlar gırla gidiyor.

Zaten yukarıdaki vukuatta da Rus uçakları adet-i veçhile olan rota notamını önceden bildirmediler. Dolayısıyla Kuzeybatı Avrupa üzerindeki sivil hava trafiği de altüst oldu.

Gizli tutulan olayın önceki gün öğrenilmesinden sonra da Moskova sadece “uluslararası uçuşlarımız devam ediyor” açıklamasını yapmak tenezzülüyle yetindi.

***

HİÇ şüphesiz yukarıdaki gelişmelerin tümü Putin Rusya’sının, hadi saldırgan demeyeyim ama en azından yayılmacı bir stratejiyi benimsemiş olmasından kaynaklanıyor.

Esas nokta ise hem Kırım’a ek olarak Ukrayna’nın bir bölümünü daha yutmak, hem de aynı Ukrayna’nın Batı’yla bütünleşmek iradesine çomak sokmak hedeflerine odaklanıyor.

Nitekim soruna bir çözüm aramak için Belarus başkenti Minsk’te Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna liderlerini iki gündür biraraya getiren ve bütün gece sürmesine rağmen dün ben aşağıdaki satırları yazdığım sırada henüz sonuçlanmayan “son şans zirvesi”nde bir ümit ışığı yansa bile, ışığın orta vadede de aydınlatmayı sürdürmesi çok kuşkulu gözüküyor.

Donetsk bölgesindeki ayrılıkçıların fetih atılımlarını fiilen destekleyen, her halükârda da onlar adına Kiev’den otonominin çok ötesindeki bir federasyonu talep eden Kremlin’in Ukrayna’yı daha sonra “rahat bırakacağını” düşünmek, doğrusu gerçekçilikle bağdaşmıyor.

Başka bir deyişle, Minsk Zirvesi’nden hangi sonuç çıkarsa çıksın, Moskova’nın Ukrayna’yı istikrarsız kılmak siyasetinde fazla bir değişiklik olmayacağı kesinlik arz ediyor.

Dolayısıyla da Avrupa’daki barışı rizikoya sokabilecek böyle vahim bir manzaranın yeni bir Soğuk Savaş’a meydan vermesi ihtimalini hiç mi hiç yabana atmamak gerekiyor.

***

YAZIYA o Soğuk Savaş döneminde Rusya’nın imal ettiği ve “ayı” kod adını taşıyan TU-95 bombardıman uçaklarının Yaşlı Kıta’da yeniden boy göstermesi olayıyla başlamıştım.

Bari aynı Soğuk Savaş sırasında bu defa ABD’nin ürettiği ve “yeleli domuz” denilen A-10 zırhlı uçaklarının da bir haftadır tekrar Avrupa’ya konuşlandırıldığı haberiyle bitireyim.

Bir yanda yine ayılar, öte yanda yine domuzlar, eyvah, orman kanunu geri mi geliyor?

[email protected]

 

*

Not:

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz:

http://arsiv.taraf.com.tr

Etiketler:

Hakkında Hadi Uluengin

Hadi Uluengin