Aloooo!

–Ya Türkiye yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülkeler arasındaymış filan diyorlar. O haberleri göstermiyorlar bana ben kendim bizzat bakıyorum gazetelere bazen. Öyle bir şey gördüm. Nedir bu ya? Kim oluyor bunlar? Kimsiniz siz ya? Soruyorum, kimsiniz!

–Efendim, Uluslararası Şeffaflık Örgütü. Bir de Pew Research diye bir kuruluş.

–O da mı örgüt?

–Efendim bağımsız, siyasetler üstü kuruluşlar bunlar…

–Örgüt yani.

–Evet.

–Ben de onu diyorum işte? Eee?

–Efendim Türkiye’nin yolsuzluk algısında rekor artış gösteren ülkelerden biri olduğu, Türkiye’nin Tanzanya, Uganda, Malezya ve Gana ile birlikte…

–Ya tamam ya tamam! Biz küresel bir güç olmaya koşuyoz, bunlar neyin peşinde… Neyse. Kime diyorlar yani bunu?

–Efendim siyasilerin yolsuzluğa bulaşmaları bakımından şeediyorlar…

–İsim veriyorlar mı?

–Hayır efendim, ülke olarakdan…

–Kimsiniz ya siz, soruyorum, kimsiniz? Dış mihraklar, lobiler el ele vermiş Türkiye’nin yükselen itibarını, büyümesini ve de… Neyse ya, e kim cevap verecek şimdi buna? Hoca ne diyor?

–Efendim hiç şeetmesek, sanki yokmuş gibi yani bu haberler, ne bileyim… Unutulur gider yani. Kaç kişi okuyor ki zaten?

–Doğru diyorsun da, bu Z.Ç, E.B, diğer E.B. ve M.G’nin hâli nedir öyle? Komisyona verdikleri ifadeler çarşaf çarşaf her yerde çıkıyo.

–Efendim bizim medya görmüyo hiç…

–Görmüyor da ne oluyor? Bizimkilere inanan mı kaldı? Hani yayın yasağı vardı? Ne hukuk, ne yasak tanıyor bunlar ya?

–Efendim hukuk filan bahsine girmesek hiç. Çok üstümüze gelirler diye, yani işinize geldi mi hukuk, gelmedi mi bilmem ne gibi yani. Bir de yasak, kamuoyunda nedir yani, bir şey mi var algısı şeeder diye, ne bileyim, öyle işte…

–Ya bak, bir sene oluyor, bunlar da biraz hazırlıklı olsalardı ya. Gidip ifade vereceksin kardeşim, uzattık uzattık ama bir yere kadar. Meclis’i kapatmamı mı bekliyorsunuz ya? Soruyorum, bir senedir ne yapıyorsun sen ya? Neyi nasıl izah edeceksin? İnsan biraz dersine çalışmaz mı? Alışmışlar hazıra, gidip ifadelerini de ben mi verseydim yani komisyona? O kadar mal- mülk, para- pul, çikolata, saat… Ya kardeşim sıfırlasana şunları! Ne bekliyorsun?

–Hakk-ı âliniz var efendim. Aynen yani. Ben de çok tutmadım. Millet de inanıyor sanki, yolsuzluk, rüşvet, ne bu diye, öyle diyorlar.

–Ya bak ne diyeceğim, bunları yollasak Yüce Divan’a, işte görüyorsunuz yolladık daha ne filan deyip kapasak bu defteri… Ya seçimlere kaç ay kaldı şunun şurasında, farkında değil misiniz ya? Memleket meselesi olmasa hiç karışmayacağım bu işlere, çekileceğim köşeme, görürsünüz o zaman…

–Aman efendim yani…

–Ya tamam laf olsun diye dediydim hemen şeetme sen de. E kimi yollasak peki?

–Siz bilirsiniz tabii ki de.

–Bunlar da alınır küser, yok bizi gözden çıkardılar bilmem ne, davayı riske atarlar. Hâlbuki bu kutsal davada kişilerin lafı mı olur yani, değil mi ama?

–Dava derken?

–Ya onu demiyorum ya! Bak sen de beni anlamıyorsun eskisi gibi.

–Efendim öl deyin öleyim yani, o derece.

–Cidden mi?

–E tabii yani efendim. Yakmışım köprüleri.

–He heee… Yılışma hemen. Akşama bir rapor istiyorum senden. Ne olacak, ne oluyoruz, ne olacağız… Global bir persepektiflen olsun. Küresel liderliğimiz önüne konulan taşları nasıl aşacağız, iç ve dış mihrakların artan saldırıları karşısında ne yapacağız, küresel paralel güçlerin şeyleri. Bir de konuşacağım. Bir toplantı filan ayarlayın hemen.

–Ne konuşacaksınız?

–Söylüyorum ya deminden beri! Daraltma beni bak! Bir yere kadar yani, asabımı bozarsan…

–Anladım efendim.

(Bu konuşma kaydının tamamen yazarın hayal mahsulü olup montaj ve de dublaj olduğu tutanakla tespit edilmiştir. Dağılın şimdi.)

[email protected]
Twitter: @CaferSolgun

Not :

Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: http://arsiv.taraf.com.tr/#