Pazartesi , 1 Haziran 2015
Anasayfa » Alt Manşet » JEAN GENET’NİN HİZMETÇİLERİ ELİF ve YELDA
JEAN GENET’NİN HİZMETÇİLERİ ELİF ve YELDA

JEAN GENET’NİN HİZMETÇİLERİ ELİF ve YELDA

Oğuz Utku Güneş’in rejisiyle kuralları yıkan ve ahlâk anlayışını tekrar sorgulayan Jean Genet’in Himzetçiler oyunu Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sahneleniyor. Oyundaki performanslarından dolayı Ekin Yazın Dostları Tiyatro Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü paylaşan Elif Ürse ve Yelda Baskın ile Hizmetçileri ve deneyimlerini konuştuk…

Daha önce aynı oyunda, Onur Bayraktar’ın yönetmenliğinde, 2003’te de birlikte rol almıştınız. İki yönetmen arasında oyuncu olarak çalışırken ne gibi farklılıklar yaşadınız?
Yelda: Claire ve Solange’ın beyninin içiydik sadece… Oynadığımız karakterlere ve durumlara dürtülerimizin verdiği tepkilerin çıplaklığı bir ritüel olarak sunuluyordu. Fantezi dünyası ve yanılsamalar minimal bir sahnelemeyle konulmuştu. 12 yıl sonra Oğuz Utku Güneş oyunu yönettiğindeyse; yarım kalmış bir macera yeniden başlarken hiçbir şey eskisi gibi değildi. Büyümüştük. Oğuz Utku Güneş’in tercihiyle rollerimiz bile değişmişti.

Ben Claire, Elif de Solange olmuştu. Oğuz Utku Güneş’in, rejisi oyunun hikâyesini seyirciye aktarmada nedenselliğe tutarlı bir şekilde yaklaştı. Epik, dramatik, absürd… Dekorumuz kocaman bir ev… Sinemanın araçlarından değil belki ama referanslarından oldukça fazla yararlandık. Elif: Son derece tutarlıda bir iş çıktı ortaya. Metni iyi anlatmak, sürükleyici olması Utku’nun vazgeçilmezdir. Karakterleri çıkarırken de oyuncunun sınırlarını zorlayan bir yönetmen.

Oyunda arzu- nefret, efendi- köle gibi kavramların altı çiziliyor ve sorgulanıyor, sizin metinden yola çıkarak bu kavramlara bakışınız nasıl?
Yelda: Sınırları değişkenlik gösteren, birbiriyle çok iç içe kavramlar… Nefret duygusunu da kendimde araştırdım. Bu arada her köşeden kapitalizm çıktı ortaya. Yarışa, başarıya dayalı sistem. Öteki olmak, olmaktan korkmak! Ötekini yüceltmek. Sonra mağduriyet… Elif: Zıtların müthiş aynılığı diyorum buna. Biri olmadan diğerinden söz etmek imkânsız. Birbirini tamamlayan kavramlar. Yaşamsal bir var olma ve yaşama tutkusu aslında metinde. Devam edebilmenin yollarından biri sadece. Köle efendi arzu ve nefret ilişkili konulu oyunu oynamayı bitirdiklerinde oyun da bitiyor. Tabii bir yandan sınıfsal olanı ters köşeye yatıran bir hali de var oyunda köle efendi ilişkisinin. Kölenin aldığı haz Efendi’nin hükmetmesini boşa düşürüyor.

Uzun süredir birlikte üretim yapıyorsunuz. Bu arkadaşlığınız ne zaman başladı ve yeni projeleriniz neler?
Yelda: Konservatuardan beri birlikteyiz. Hani derler ya ahretlik, işte ondan olduk. Birbirimize sadece dost olmadık, farklı oluşumlarla da olsa üretmeyi, bir arada soru sormayı bırakmadık. Stüdyo Drama, Oyun Deposu, Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda ve Oyun Havası’nda başka başka insanlarla çoğalarak, kimi zaman da azalarak; ama birbirimizden hiç vazgeçmeyerek 18 yılı devirdik. Tiyatro Oyun Havası’nda benim yazdığım yönettiğim D Blok D:7 adlı oyunun ardından şimdilerde ikinci oyunumuza başlayacağız. Bu sefer Elif yönetecek. Daha önceden birkaç kez deneyimlediğimiz bir biçimde doğaçlamalarla oluşturulan bir metin ve oyun peşindeyiz. Elif: Sürpriz olsun diyelim, çok anlatmayalım. Oldukça heyecan verici bir proje geliştikçe belki bunun üzerine de konuşuruz. Yaz sonunda provaya gireceğiz.

Bugüne kadar hangi karakterler size bir oyuncu olarak yeni şeyler keşfedeceğiniz bir süreç yaşattı?
Yelda: Oynadığım, yönettiğim, yazdığım yani tiyatro üzerine eylediklerim kendimle ilgili hem mesleki olarak, hem de hayat dediğimizle ilgili yeni keşifler yapmama neden olmuştur.. Yaptıkça, tecrübelendikçe, merakım da büyüdü. Galiba bunun sonu yok. Olmasın da…

Aşk gibi işte. Hep yeni. Elif: Oyun Deposu süreci başlı başına çok öğretici bir süreçti benim için. Sıfırdan kolektif bir üretimle doğaçlama oyun çıkarmak çok büyük deneyimdi. Tek tek herkesten çok şey öğrendim diyebilirim. Ama bir oyuncu olarak benim sınırlarımı zorlayan rol sanırım Semaver Kumpanya’da oynadığım Bir İnfazın Portresi oyunundaki Galaksia karakteriydi.

 

SEFA TOKGÖZ

Etiketler: