
İnsanlık bu filmle kendini temize çekti
Ünlü fotoğrafçı Sebastião Salgado’nun 40 yıllık yaşam öyküsünü beyazperdeye aktaran, usta Alman yönetmen Wim Wenders, aynı zamanda insanın kendini temize çekme tarihine de ışık tutuyor.
Ekonomi okuyup dünyanın yükselen değerlerine ayak uydurmak varken kolayca, içinden yükselen sese kulak veren bir fotoğrafçının yaşamına onun kadrajından tanık oluyoruz Toprağın Tuzu’nda. En İyi Belgesel dalında Oscar adaylığı olan Toprağın Tozu, ünlü fotoğrafçı Sebastião Salgado’nun yaşam öyküsü.
40 YILLIK ÖYKÜSÜ
Filmle birlikte Salgado’yu yakından tanırken, filme adını veren Toprağın Tuzu’na, yani ‘insan’a daha yakından bakma fırsatı buluyoruz. Salgado’nun penceresinden gördüğümüz ‘insan türü’ umarız Toprağın Tuzu’yla birlikte kendini temize çekme fırsatı yakalar ve evrene zarar vermeden tamamlar hayat döngüsünü. Film, Sebastião Salgado’nun kırk yıllık çalışmaları eşliğinde dünya tarihi ve insanlık üzerinde bir izlek oluşturuyor. Dostum ve yönetmenim dediği oğlu Juliano Ribeiro babasının bu yolculuklarına katılıp, babası işini yaparken onun filmini çekmeye başlar. Baba oğul Salgado’ların kendilerine katılması için teklif götürdükleri Wim Wenders de bu sürece katılınca, ortaya Toprağın Tuzu gibi eşsiz güzellikte bir film çıkar. Salgado’nun öğrenciliğine denk gelen 1968 olaylarından başlayarak günümüze kadar uzanan süreci fotoğraflarla anlatıyor Toprağın Tuzu. Salgado, yaklaşık on yıllık periyotlar halinde, değişen dünya dengelerini de göz önünde bulundurarak belirlediği konular üzerine, dünyayı dolaşarak fotoğraf çeker. Ünlü fotoğrafçının yolculuklarının çehresi, 1994 yılında yolu Ruanda’ya düşünce değişir. Ruanda’da, milyonlarca insanın ölümüne sebep olan iç savaştan, ‘insan türü’ne yakından tanıklık ettiği bu yılların ardından yüzünü doğaya ve hayvana döner. Uzun bekleyişlerin ardından çektiği hayvan portreleri fotoğraflarının ana temasıdır artık. Tüm projelerinin mimarı, küratörü ve destekçisi eşi Lelia ile birlikte doğduğu topraklara geri dönerek yaşam döngüsünün tamamlamak ister, Salgado. Bundan sonraki projesi kuraklıktan nasibini almış bu toprakları yeşillendirmek olur. Kurumuş her tepeye, her yamaca ağaç dikerek yemyeşil bir vadi yaratıp doğaya saygısını sunar.
DOĞANIN ONARICI ETKİSİ
Altına hücum eden gönüllü insandan, ilkel kabilelere, Eskimolara, Etiyopya’da açlıktan ölen çocuklara, kadınlara, erkeklere, Ruanda’da kepçeyle taşınan insan ölülerine bakarken, insana inancınızı sarılarak çaresizce, doğanın onarıcı etkisine teslim olacağınız bir yolculuğa çıkmaya hazır olun.
ESRA KARATAŞ