
Hayvan olmak ister miydiniz?
Belirsiz bir gelecekte, hayali bir ülkede geçiyor Yunan yönetmen Yorgos Lathimos’un Istakoz‘u (Lobster). Böyle film adı olur mu demeyin, anlatacağım… Bekârlığın yasak olduğu bir ülke burası… Belli bir yaşa gelen ve eşini kaybeden herkes evlenmek zorunda. Kaçanlar yakalanıyor ve kendisine uygun eşi seçebilmesi için 45 gün süreli bir kampa alınıyor. 45 gün içinde eşlerini bulmak zorundalar…
Peki, ya uygun eş bulamazlarsa? O zaman, hayvan olacaklar. 45 gün sonra vahşi ormana bırakılacaklar, yeni kimlikleriyle. Hangi hayvan olacakları ise, kendi tercihlerine bağlı; bunu baştan belirtmek zorundalar… Evcil hayvan olamıyorsunuz; seçiminizi ona göre yapacaksınız! Kahramanımızın ıstakoz olmayı istemesinin çok anlaşılır bir nedeni var. Istakozlar 100 yıl kadar yaşarmış ve hayatları boyunca üreme yeteneklerini korurlarmış… Kampa alındığınızda bir tercih daha yapmak zorundasınız; ya heteroseksüel ya da eşcinsel çift olmaya aday olabiliyorsunuz…. Kampın kurallarına gelince… Herkesin tek tip giyindiği, aynı biçimde beslendiği bir yer burası. İçki, sigara gibi zararlı alışkanlıklar yasak (film bu yönüyle televizyonlarımıza çok uygun), ama gün boyunca bireylerin cinsel iştahlarını artıracak egzersizler yaptırıyor kampın çalışanları (işte bu hiç uygun değil!)Bir de, kamp çevresindeki ormanda düzenlenen sürek avları var. Etrafta hayvanlar (yani bir zamanların başarısız kamp sakinleri) var ama avcılar da, avlananlar da kampın sakinleri. Her öldürdükleri insan, kamptaki sürelerinin bir gün artmasını sağlıyor, yani zaman kazandırıyor.
MUHALİFLER DE YASAKÇI OLUNCA
Başarılı olmanın, bir eş seçebilmenin kuralları var elbette. Ortak yanlarınızın bulunması şart bir defa ama bunların birer bedensel ya da zihinsel engel olması koşuluyla… Sizin burnunuz sık sık kanıyorsa, eşinizin de böyle bir sorunu olmalı (İnsanları yakınlaştıran şeyin ortak zevkleri değil, ortak yetersizlikleri olduğunu söylemek istiyor sanırım yönetmen). Kahramanımız, kamp sakinlerinden bir kadınla denediği beraberlik başarısızlıkla sonuçlanınca, çareyi kaçmakta buluyor. Ve ormanda yaşayan, kendilerine “Yalnızlar” diyen asilerle tanışıyor. Burada da baskıcı bir ortam ve yasaklar var; ama kamptakinin tam tersi… Birbirine dokunmak, âşık olmak yasak… Filmin sonunu anlatmayayım; belki izlemek istersiniz. Ama şu kadarını söyleyeyim; “Aşkın gözü kördür” atasözünün yalnız bize ait olmadığını anlıyorsunuz. Lathimos, bir distopya yapısı içinde, alegorik bir anlatımla kadın-erkek ilişkisine dair toplumsal kurallarla, günümüz toplumunun sanal ilişki yöntemleriyle dalgasını geçiyor. Öykü alabildiğine ilgi çekici ama anlatımında büyük bir karmaşa var. Bilim kurgusal açıdan zayıf, mizahî açıdan kararsız ve dengesiz bir anlatım tutturuyor. Yunanistan- İrlanda – İngiltere-Hollanda- Fransa ortak yapımı film, tümüyle İrlanda’da ve İngilizce çekilmiş. Oyuncuları arasında, Colin Farrell, Rachel Weisz gibi ünlü isimlerin yer aldığı Istakoz, kadın-erkek ilişkisinin doğallığını ortadan kaldıran toplumsal kurallara ve kurumlara başkaldırırken, aşkı bir umut olarak görmeye devam ediyor. Senaryosu, jürinin ilgisini çekebilir belki.