Perşembe , 8 Ocak 2015
Anasayfa » Kültür ve Sanat » Doğa izin verdiği müddetçe
Doğa izin verdiği müddetçe

Doğa izin verdiği müddetçe

Gürcü yönetmen George Ovashvili’nin son film Corn Island/Mısır Adası, hem Oscar En İyi Yabancı Dilde Film adayları ön listesine girmesiyle hem de İlyas Salman’ın başrolünde oluşuyla dikkatleri çekiyor. Karlovy Vary’de, En İyi Film Ödülü’nü alan Mısır Adası, yönetmenin üçüncü uzun metrajlı filmi. Yok denecek kadar az diyalog içeren hikâyede, Salman’ın canlandırdığı yaşlı bir çiftçi ile genç torununu bir tarım sezonu boyunca izliyor. Filmin başında çıkan yazı, yöre halkının nehirin taşıdığı kil, çakıl ve benzeri toprakların birikmesiyle nehir yatağı üzerinde oluşan, alüvyon adalarında yaptığı tarımdan bahsediyor. Ve sonrasında film ilerledikçe anlaşılacak kilit cümle beliriyor ekranda “Doğa izin verdiği müdetteçe…”

ADADAKİ DÖNGÜSELLİK

Film, bu ipucundan sonra açılıyor ve İlyas Salman kayığıyla bir adaya yaklaşıyor. Karaya çıkıyor, toprağı elliyor, kokluyor, eşeliyor ve hatta tadıyor. Gündelik yaşamının ona öğrettiği deneyimle toprağın kalitesini ölçüyor. Toprağı eşelerken minik bir obje buluyor, temizleyip cebine koyuyor. Sonrasında çiftçinin elinde o objeyi sürekli görüyoruz. O obje, olayın “döngüselliği”ne işaret eden bir nesne. Ne olduğu tam olarak anlaşılmıyor. Fakat yaşlı çiftçiden önceki ziyaretçileri temsil ediyor. Filmde bir çiftçiyi canlandıran Salman’ı sürekli çalışırken görüyoruz. Bir tarım mevsimi boyunca hem de. O küçük verimli toprağı, bir mısır tarlasına çeviren çiftçi, neredeyse hiç konuşmadan anlaştığı kız torunuyla adayı baştan yaratıyor.

POLİTİK BİR TAVIR

Uzun süre toprağın nerede ve kime ait olduğunu bilmyor izleyici, ta ki Gürcü ve Ahbaz askerler ada etrafında motorlarla gezinene kadar. Gürcistan ile Abhazya arasındaki doğal sınırın bir parçası olan ada, iki ülke arasındaki savaşın ortasında duruyor. Yönetmen, bir önceki filmi The Other Bank/ Öteki Yaka‘daki Gürcü- Ahbaz savaşını bu filme de taşıyor. Fakat bu defa merkezde yer almıyor savaş, filmin etrafında ve kıyılarında geziniyor… Bu anlamda filmin ana sorunsalını, dede ve torun arasındaki nadir diyaloglardan birinde veriyor yönetmen. Dedesine bu toprağın kime ait olduğunu soran torun “Kim yarattıysa onun” cevabını alıyor. Tabii burada bahsi geçen “yaratıcı” metafizik bir olguyu değil, tamamen maddi bir gerçekçiliği ifade ediyor; o da doğa… Zira final sahnesinde de kim yarattıysa o geri alıyor. Yönetmen hem “savaş” hem de “doğa” olgusuyla sınırlar konusunda politik tavrını ortaya koyuyor. Film, hem çekimleri hem de muhteviyatı açısından “naturalist” bir çerçeve çiziyor. İnsanın doğaya olan uyumu ve doğa şartlarında ayakta kalabilmesi ve yapay sınırların savaşları…

SUZAN DEMİR