Cumartesi , 4 Nisan 2015
Anasayfa » Kültür ve Sanat » 70’lik dertlerle iki 35’lik…
70’lik dertlerle iki 35’lik…

70’lik dertlerle iki 35’lik…

Dot, 2015’e yepyeni bir oyunla merhaba diyor. İki Kişilik Yaz,izleyiciye bir hikâye anlatıyor. Evet, gerçek anlamda yüksek sesle hikâye anlatıyor bize. Nasıl karşılaştıklarını, duygularını, öncelerini sonralarını anlatarak, film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçmesini sağlıyorlar. Kelimeler, vücut dilleri, bakışları, tepkileri, iç sesleri hepsi birbirini tamamlıyor. Dekoru bile değişmeyen tek bir sahnede, her türlü iç ve dış mekân hissini yaşatıyorlar bizlere. Örneğin, koşmak eylemini durdukları yerden yaptıkları dansla aktarıyorlar. ‘Hollywood’ tipi hikâyeye can veren oyun, Hollywood filmlerini tiye almaktan da geri durmuyor.

35 YAŞ ÇARESİZLİĞİ…

İki Kişilik Yaz, kendi gerçekliklerinin farkında bir kadın ve bir erkeğin aşka tutulmalarının hikâyesi. Bu hikâye hayatın elimizden kaymakta olduğunun da altını çiziyor. Değil mi ki hayat biz plan yaparken yaşadıklarımızmış… Oyunun iki ana karakteri, artık ‘Baş aşağı’ gidecekleri yaşa ulaşmış kişiler. Kadın bir boşanma avukatı, türlü boşanma davalarının tanığı olarak evli çocuklu bir adamla ilişki yaşıyor. Aile kurumundan ve evlilikten hiç hazzetmiyor. Başarılı, mesafeli bir havası var. İstediği her şeyi elde edebilir, evli sevgilisi hariç, bununda farkında. Adam en çılgın, rocker gençlik günlerinin ardından, fethedemediği dünyaya yenik düşmüş. Bir bar taburesi üstünde Dostoyevski karakterleri üzerinden kendini ‘tamam’ etmek derdinde. Her ikisi de hayatın 35’e gelindiğinde hayal kırıklığından ibaret olduğu konusunda, diğer konularda olduğu gibi hemfikir. Birbirlerinin tipi olmadıklarında da o kadar hemfikirler ki, aşk olamaz aralarında, sadece bir nefeslik rahatlama istedikleri… Fakat o kadar çaresizler ve birine o kadar ihtiyaç duyuyorlar ki, öğreniyorlar aşkın türlü halleri olduğunu. Rastlantılar ve yollar ‘Japon düğümü’ gibi bağlıyor onları birbirine.

ERDEM VE TÜLEK HARİKALAR YARATIYOR

Helena ve Bob’un 35 yaşına kadar karşılaştıkları ruh hallerini görüyoruz bu oyunda. Helana’nın içindekiler ve Bob’un kafasındakiler müthiş bir aktarımla geçiyor izleyiciye. Olması gereken noktalarda olması gerektiği kadar sert, seksi, cesur ve değişen tonda oyunculuklarıyla göz dolduruyor Gizem Erdem ve Tuğrul Tülek. Söyledikleri şarkılarla, müziğiyle, danslarıyla, bize verdikleri neşe ve oyunun sonunda birbirlerine verdikleri öpücükle ne kadar samimi oynadıklarını gösteriyorlar.

ESRA KARATAŞ