
Çoğulculuğun yararlarını anlamak
FAİK AKÇAY* / Diller arasında egemenlik kurma yarışı, bu yarışta devletin taraf olması, topluma ayrışma tohumları ekilmesi demektir. Handan Çağlayan bu soruna ışık tutuyor
Okula giden dört kardeş düşünün. Birisi İngilizce, öteki Fransızca, diğeri Almanca, dördüncüsü de Rusça ya da Çin’ce öğrenmiş olsun. Bir süre sonra bu dilleri konuşmaya başlasınlar. Dört kardeş, dört ayrı dil konuşmakla kardeşliklerini yitirmiş olmazlar. Dört farklı dili konuşmalarına karşın kardeştirler. Bu bağ onların biyolojik, kopmaz bağlarıdır.
Bir mahallede doğup birlikte yaşayan insanlar arasında da buna benzer bir bağ vardır. Türk anne-babadan olan, anadili Türkçe olan, Kürt anne-babadan olan, anadili Kürtçe olan, Süryani anne babadan olan, anadili Süryanice olan, Ermeni anne-babadan olan, anadili Ermenice olan çocuklar, dilleri farklı, yaşadıkları kültürel değerler ayrı ayrı olmasına karşın, belli bir toprak parçasını birlikte paylaşmaktaysalar, aralarında kardeşçesine bağlar vardır. Olmalıdır, doğal olan budur.
Ayrı dilleri konuşmalarına, ayrı soydan gelmelerine karşı, milyonlarca Kürt Türk’le, Türk Kürt’le, Türk Ermeni’yle, Ermeni Türk’le evlilik bağı kurarak birarada yaşamı seçmişler, başarıyla birlikteliklerini yürütmektedirler. Dışarıdan, egemen yapıların karıştırması olmadığı sürece, halkların kendi arasında hiçbir sorun yaşanmadan, birarada yaşamanın yolları bulunmaktadır.
Anlamsız olan, kardeşlerin ayrı dilleri öğrenip konuşmaları, ayrı dilleri, yaşam ölçüleri olan anne-babadan doğanların birarada yaşaması değil, bu farlılıkların birbirlerine hoşgörüyle yaklaşamamasıdır. Birinin ötekini dışlamaya, aşağılama, boğmaya çalışması, yapılmaması gereken davranış biçimidir. Bunun yapıldığı toplumlarda, toplumsal yaşamın tadı, tuzu kalmaz. Türkiye’miz bu Yeryüzü parçalarından biridir.
Binlerce yıl aralarında küçücük bir sorun olmadan yaşayan halkları birbirlerine düşürerek, bundan yarar sağlamanın, bir avuç çıkarcıdan başka kimseye yarar sağlamadığı bilinmektedir.
Araştırmacı-yazar Handan Çağlayan, “Aynı Evde Ayrı Diller” (Çağlayan, Handan, Aynı Evde Ayrı Diller, DİSA Yayınları, Diyarbakır, 2014) adıyla okurlara sunduğu özgün bir alan araştırması yapmıştır. Bu çalışma, ülkemizin uzun süredir halının altına süpürdüğü çift dillilik sorununu ortaya çıkaran bir çalışmadır.
Diller arasında egemenlik kurma yarışı, bu yarışta devletin taraf olması, topluma ayrışma tohumları ekilmesi demektir. Handan Çağlayan bu soruna ışık tutmaktadır.
Dillerin yaşaması, gelişmesi, yok olması, insanlık tarihi boyunca gözlenmiş, küresel bir olgudur. Her şey gibi diller de, zaman içinde değişmekte, gelişmekte, belli süre sonunda insanlığın yaşamından silinmektedir. Bir dilin geliştirilmesi, korunması, ortadan kaldırılması, zorlamayla olmaz. Devlet ya da başka kurumların zoruyla ortaya çıkan, gelişen ya da yok olan diller görmek oldukça güçtür. Bunun uzun süre olanaklı olduğu görülmemiştir. Diller toplumsal yaşamın doğal akışı içinde ortaya çıkar, gelişir, yok olurlar. Bir dilin yaşaması ya da ortadan kaldırılması için yapılan zorlamalar, dillere kalıcılık, yok olma gibi olumlu etki yerine, ayrışmalara, ötekileştirmelere neden olmaktadır.
Alan araştırmaları, toplumsal sorunları yaşayanların ağzından, birinci kaynaktan dinlenerek ortaya çıkaran çalışmalardır. Resmî tarihin gizlemeye, yok etmeye çalıştığı, üstünü örttüğü bilgileri gün yüzüne çıkarmanın en etkili yollarından biridir bu tür çalışmalar. Yazılı kaynaklardan elde edilen bilgiler, genellikle egemen yapının baskısıyla, bu yapının isteği doğrultusunda gerçekleri saptırırken, sorunları yaşayanların birincil kaynaklara dayanarak oluşturdukları sözlü tarih çalışmaları, daha yansız, daha gerçekçi olabilmektedir. Handan Çağlayan’ın çalışması bu nitelikte bir yapıttır.
Yerel kültürler, kendilerine özgü doğal yaşam akışı içinde kuşaktan kuşağa taşınmaktadırlar. Gerçeğe en yakın bilgiler, belgeler bu doğal akışın izlerini yakalamakla gerçekleşebilmektedir. Yaşanan gerçekliklerin, bu gerçekleri yaşayanların tanıklıklarıyla gelecek kuşaklara aktarılması, gerçekçi tarih yazımına belge sunulması demektir.
Handan Çağlayan, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca düştüğü yanlışların altını çizerek, şu saptamayı yapmaktadır:
“Dilsel asimilasyon politikalarıyla, bir yanda Türkçenin kamusal kullanımı yaygınlaştırma yoluna gidilirken diğer yandan da Türkçe dışındaki dillerin kullanımının sınırlandırılması için önlemler alındı. Bunların başında Lozan Antlaşması ile azınlık statüsünde kabul edilen kesimler hariç, eğitimde Türkçe dışındaki anadillerin yasaklanması yer aldı. Türk Tarih Kurumu, Türk Tarih Tezi, Güneş Dil Teorisi gibi kurumlar ve ortaya atılan kuramlarla Cumhuriyet topraklarının geçmişten itibaren tek bir dilsel kültürel kimliğe ev sahipliği yaptığı tezi işlenirken, Türkçe dışındaki dil ve kimliklerin, bu kimlik içinde eritilmesinin yolları arandı.” (S. 50)
Türkiye bu tekçi tutumlarıyla ne Türkçeyi en başa çıkarabilmiş ne de öteki dilleri ortadan kaldırabilmiştir. Bunların birer zenginlik olduğunun ayırdına varamamıştır. Bu zihinsel tutuculuğun ülkeye yarardan çok zarar verdiği anlaşılmaya başlanmıştır.
Çok kültürlü, çok dilli toplumlarda, kültürler, diller arasında alt- üst ilişkilerini, önceleme- dışlama ikilemlerini yeniden üretme yerine, bu olgular arasında eşit biçimde özgürleştirici olunması zorunludur. Özellikle devletlerin bunu yapmaları en akılcı yoldur.
Kültürler, diller arasında benzerlikler, farklılıklar vardır. Toplumsal yaşamı sağlam zeminlere oturtabilmek için, bunları doğal gelişim ve işleyişleri içinde özgür bırakmanın yararlar, tersinin zararları görülmektedir. Handan Çağlayan yaptığı araştırmada bu gerçeği anlatmaya çalışmaktadır kanısındayız.
Diller, kültürler arasında yapılacak değerlendirmelerde eleştirel davranmak kaçınılmazdır. Ancak eleştirilerin çoğulculuğa zarar verecek düzeyde olmaması gerekmektedir. Çok dilliği değerlendirirken tutucu olma yerine değişimci, gelişmeci tutumlar daha anlamlıdır kanısındayız.
Handan Çağlayan’ın çalışması, 1832’lerden buyana, bu topraklarda körüklenen Tük-Kürt çatışmasının önlenmesine katkı sunabilecek yapıtlardan biridir.
*Araştırmacı- Yazar