
AYM’den tartışılacak telekulak gerçekleri: MİT dinler, kod isimle dinlemesi hoş değil
Taraf yazarlarının MİT tarafından sahte- kod isimlerle dinlenmesindeki kısmi hak ihlali kararının gerekçeleri açıklandı • Muhaberat devletine devam, basın özgürlüğüne elveda • Haberleşme özgürlüğünü ihlale 3 bin 500 lira tazminat yetti • Basın özgürlüğü zaten ihlal edilmemiş, başvuru reddedildi • MİT’in her dinlemesi basın özgürlüğüne müdahale değildir • Basın özgürlüğüne müdahale edildiğini, haber kaynaklarının deşifre olduğunu basın kanıtlamalı.
ADNAN KESKİN- Anayasa Mahkemesi (AYM) gazetecilerin telefonlarının MİT tarafından sahte kod isimlerle dinlenmesiyle ilgili verdiği kısmi ihlal kararının gerekçelerini açıkladı. Gerekçeden Muhaberat devletine destek oluşturan basın özgürlüğünü güvencesiz bırakan ayrıntılar çıktı. Çünkü; AYM, MİT’in gazete yönetici ve yazarlarını dinlemesini aslında esas yönünden ciddi mesele yapmadı. Öncelikle dinlemelerin MİT kanununa uygun olduğuna oybirliğiyle karar veren AYM, kanuna aykırı olan tek şeyin ise sahte kod isimlerle dinleme olduğuna hükmetti.
Bu nedenle dinlenen gazetecilerin yalnızca haberleşme özgürlüklerinin ihlal edildiğini bildiren ve bu ihlal için 3 bin 500’er lira tazminatı yeterli bulan AYM, dinleme nedeniyle basın özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasını ise kabul etmedi. AYM; üstelik oybirliğiyle verdiği bu ret kararında, “Gazetecilerin telefonlarının dinlenmesi her durumda haber kaynaklarının deşifre olduğu kabul edilemez. MİT’in dinlediği gazetecilerin basın özgürlüne yönelik somut müdahaleyi kanıtlaması gerekir. Ama başvurucular bunu kanıtlayamamıştır” gerekçesini kullandı.
O SUÇ CEZASIZ KALDI
MİT İstanbul Bölge Başkanlığı’nın 2008 yılında mahkemelerden sahte- kod isimler kullanarak aldığı kararlar üzerine Taraf’ın o tarihteki genel yayın yönetmeni Ahmet Altan, yardımcısı Yasemin Çongar ile yazarları Mehmet Baransu ve Markar Esayan’ın telefonlarının dinlendiği ortaya çıkmıştı. Ancak bu skandal nedeniyle sorumlu MİT’çilerin yargılanması talebi soruşturma izni vermeyen MİT ve ardından dosyayı kapatan İstanbul Başsavcılığı’nca engellenmişti.
Gazetenin avukatı Veysel Ok da bunun üzerine konuyu bireysel başvuruyla AYM’ye taşımıştı. Başvuruda, MİT’in sahte isimlerle yaptığı dinlemeler nedeniyle Taraf yazar ve yöneticilerinin özel yaşamın gizliliği hakkı ile haberleşme ve ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine dikkat çekilmiş, bu ihlal nedeniyle her bir dinleme mağduruna 50’er bin lira tazminat ödenmesi istenmişti. AYM, bu başvuruyu tümden değil, kısmen kabul etmişti.
AYM’nin işte bu kısmi hak ihlal kararının gerekçeleri dün yayımlandı. Kısmi ihlale hükmedilmekle birlikte, gerekçeli karar ile esasta MİT kanunu olumlanarak bu kuruma destek verilirken, basın özgürlüğünün korumasız bırakıldığı görüldü.
Buna göre AYM, MİT’in bu yasadışı keyfî uygulamasını iki hak başlığında tartıştı. İlki dinlenenlerin haberleşme özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiası oldu. AYM, gazetecilerin haberleşme özgürlüklerinin mahkeme kararıyla dinlenmeleriyle değil, sadece sahte- kod isimle dinlenmeleri nedeniyle ihlal edildiğine hükmetti.
AYM, MİT’in gazetecileri- yazarları dinlemesini ikinci olarak da basın özgürlüğü- haber kaynaklarının deşifre olması açısından tartıştı. Ancak AYM, bu olayla basın özgürlüğünün ihlal edilmediğine üstelik oybirliğiyle karar verdi. Kararda, ‘dinleme ile haber kaynaklarının deşifre olduğu’ savunmasını kabul etmedi, ‘dinlenenler bunu ispatlamalı’ şartı getirdi. Bu gerekçeye göre MİT’in gazeteleri süresiz dinlemesinin de önü açılmış oldu.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE ELVEDA MUHABERATA MERHABA
AYM’nin ‘bu dinlemelerle basın özgürlüğü ihlal edilmemiştir’ yönündeki tartışmalı kararı, şöyle gerekçelendirildi:
BASINI DİNLEMEK HOŞ DEĞİL: “Haber kaynaklarının korunması basın özgürlüğünün önemli koşullarından biridir. Hiç şüphesiz gazetecilerin telefonlarının dinlenilmesi sonunda haber kaynaklarının deşifre olması, basın özgürlüğüne yönelik müdahale oluşturur.
ANCAK, DİNLENİRSE DE ZARARI YOK: Ancak gazetecilerin telefonlarının dinlendiği her durumda, haber kaynaklarının deşifre olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir.
MAĞDURİYETİ GAZETECİ İSPATLASIN: Bu kapsamdaki bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, başvurucunun telefon dinleme tedbiri nedeniyle deşifre olan haber kaynakları konusunda yeterli açıklamada bulunarak basın özgürlüğüne yönelik somut müdahaleyi ispatlaması gerekir.
Somut başvuruda ise başvurucular, soyut olarak telefonlarının dinlenmesini haber kaynaklarına müdahale oluşturduğunu ileri sürmekle yetinerek bu iddialarını ispata yetecek derecede somutlaştırıcı açıklamalarda bulunmamışlardır. Bu nedenle telefon dinleme tedbiri neticesinde haber kaynaklarının deşifre olduğu bu şekilde basın özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarıyla ilgili olarak yeterli açıklamalarda bulunmayan başvurucuların iddialarını kanıtlayamadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenlerle diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.”
MİT’İN DİNLEMESİ YASAL
AYM’nin MİT’in gazetecileri dinlemesini özünde onayladığı, ancak sadece kod isimle dinlemesini hak ihlali saydığı kararın ilgili bölümü ise şöyle gerekçelendirildi:
KİTAPTA VAR: “Somut olayda başvurucuların kullandıkları telefonlar 2737 sayılı MİT kanunun 6. maddesi gereğince hakim kararına istinaden MİT görevlileri tarafından dinlenmiştir Buna göre başvurucuların hakkında uygulanan bu tedbirlerin haberleşme özgürlüklerine birer müdahale olduğu açıktır.
MİT KANUNU MÜKEMMEL: Gizli uygulanmaları nedeniyle kötüye kullanılma riski barındıran haberleşme gizliliğine yönelik tedbirlerin uygulama ve prosedürünün çok açık kanun hükümleriyle düzenlenmesi gerekir. Buradaki müdahalenin dayanağı 2937 sayılı kanunun 6. maddesidir. (Madde hakkında uzun açıklamalar yapılıyor.) Görüldüğü gibi müdahalenin dayanağı olan kanun hükmü hak ve özgürlüğe yönelen müdahalelerin sınırlarını yeterli bir açıklıkta ortaya koyan, erişilebilir ve öngörülebilir düzenlemedir.
SADECE SAHTE İSİMLE DİNLEMEK YANLIŞ: Ancak, MİT kanununun 6. maddesine göre verilen iletişimin dinlenmesine dair kararlarda tedbir uygulanacak kişilerin kimliğinin belirtilmesi kanunen zorunludur. Somut olayda başvurucular hakkında uygulanan dinleme tedbirlerini dayanak oluşturan talep yazıları ve mahkeme kararlarında başvurucuların kimlik bilgileri yerine birtakım kod isimlere yer verildiği görülmüştür.
Bu durum kanunun 6/4 fıkrasına aykırıdır, dolayısıyla başvurucuların haberleşmenin gizliliğine yönelik müdahalenin kanuni olmadığı açıktır. Bu nedenle başvurucuların Anayasa 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”
BU İHLALE BU TAZMİNAT YETER
AYM’nin sınırlı hak ihlali kararına bağlı olarak devlete çıkardığı fatura ise komik kaldı. AYM kararının sonuç bölümünde bu durum şöyle açıklandı. “Yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararlar karşılığında başvurucuların her birine takdiren net 3 bin 500 tl manevi tazminat ödenmesine oybirliğiyle karar verildi.”