Türkiye’de düşünce ve özellikle de sosyal bilimlerin büyük ölçüde başarısız bir tercüme düzeyinde kaldığını söylersek çok fazla haksızlık etmiş olmayız. Her ne kadar tercüme oluşu ve o çerçevede kalışı asıl sorun olsa da çoğu kez tercümenin bile başarılı olduğu söylenemez. Anlamın kendisine gerekli önem atfedilmeyip, terminoloji kullanımının kabuk seviyesindeki sathi dili esas alınıyor. Hâliyle kavramlar sembolik bir tüketim malzemesi olarak ... Devamını Oku »
Yazar Arşivi: Mücahit Bilici
İslam’ın solundaki boşluk
Türkiye’de sol İslam’la barışmayı başaramadığı için yerli olmayı başaramadı. Solcular, yabancı sorulara verilmiş yerli cevaplar gibi karşılıksız kaldılar. Bir anlama gelemediler. Halkın ve toplumun dilini konuşamadılar. Çünkü o dili bilmiyorlardı. Kitaplardan öğrendikleri bir yabancı dili konuştular. Belki, yanlış bilinç ve kapitalist komplo varsayımları, yabancılıklarını görmelerini engelledi. Emek, eşitlik, devrim gibi kavramları da hep bir modernleşme romantizmi olarak karşılık buldu, yoksa ... Devamını Oku »
Dua ve doğa
Dua, alma konumunda olanın konuşmasıdır. Alma konumunda olanın konuşması bir istemedir. İstemenin doğada kalan kısmı sessiz, sözsüzdür. Doğal olanda potansiyel ile gerçekleşmenin arasına irade ve mesafe girmemiştir. İstemenin doğadan taşan kısmı ise iradenin konuşmasıdır. İrade, doğadaki kaderden akıntıya söz ve eylem ile bir tereddüt, bir duraksama getirir. Doğal olanın zorunluluğuna ve öngörülebilirliğine karşılık, iradi olanda sınır yoktur. Cevabın ne ... Devamını Oku »
Ermeni Soykırımı ve Ayasofya Mabedi
“Tarihçi değilim. Ama sözlü tarihten ve tartışmalardan anlayabildiğim kadarıyla ulaştığım şahsi kanaat ortada bir soykırımın olduğudur. Uluslararası kanunların ve kurumların bunu nasıl tanımladığından bağımsız olarak, benim anladığım hâliyle İslamiyet açısından Ermeni vatandaşlara yapılan şey bir soykırımdır. İslam’da yeri yoktur. Yapan babam da olsa zulüm zulümdür. İslam’da yeri olmayan zulmün, soykırımın, Müslümanlar arasında ise hayli hayli yeri vardır. Değil gayrimüslime, Müslüman ... Devamını Oku »
Kullanışlı aptallık ve entelektüel popülizm
Türkiye medya kültürüne son dönemde onu iyi tarif eden bir kavram kazandırıldı: “Kullanışlı aptallık.” Başka dillerden tercüme edilen bu kavram eğer mevcut bir durumu tarif ediyor idiyse, bugün bu durumun kurumsallaşması sürecini yaşıyoruz denebilir. Bu kavramdaki “aptallık”a bakıp hafife almamak lazım. Esasen kullanışlı aptallık çok rasyonel bir şey. Her zaman kazandıran bir formül olarak düşünüldüğünde ne kadar akıllıca olduğu anlaşılır. ... Devamını Oku »
Üç parti: Türklük, Kürdlük, Müslümanlık
Bugün toplumsal alandan politik alana doğru akan üç temel akıntı var: Türklük, Kürdlük ve Müslümanlık. Bunlar Türkiye’nin üç toplumsal partisidir. Politik arenaya döküldüklerinde bu akıntıların değişik alt unsurları ortaya çıkıyor. Her akıntının kendine göre parti, örgüt veya cemaatleri olabiliyor. Her ne kadar siyasi temsil ve parti spektrumu bu üçlü karakteri net yansıtmasa da AK Parti devrimi sonrasında oluşan yeni ortamda ... Devamını Oku »
İslam’da siyasi partiler
İslam dünyası denen Müslüman coğrafyasının hâli içler acısı. Her taraf kan revan içinde. İç savaşların, darbelerin, çalkantıların ardı arkası kesilmiyor. Sebep? Dış güçler. Müslümanların her tarafta tekrarlayacağı cevabı bu. Dış güçler ezberi cehilden ilim çıkartan bir ilaç gibi. Kafası çalışmayanlarda derinlik sarhoşluğuna yolaçıyor. İçinde su olmayan havuzda atalet içinde yatan birinin stratejik diplere yaptığı gavvasane dalış hissi veriyor. Anlatması, dinlemesi ... Devamını Oku »
Demokrasinin yeni taşıyıcısı Kürdler
İktidar tecrübe ve yükünün kurtarıcı ideolojilerin büyüsünü kaçırıp faniler arasına saldığı yani sıradanlaştırdığı bir dünyada yaşıyoruz. Teorinin ayağının pratiğe takılıp düşmesinde herkes için hayır vardır. Türkiye Cumhuriyeti adıyla bildiğimiz devlet gerçekte Kemalist Cumhuriyet idi. Halkı ise toplumun küçük bir azınlığı idi. Uyanık ve örgütlü olduğu için sayısal azınlık iken politik çoğunluk konumunu işgal eden bu cumhur “laik bir Türklük” etrafında ... Devamını Oku »
İdeolojiden menfaate dindar benlik
İçten içe bir büyük çözülme yaşanıyor. Değerler yerine çıkarların belirleyici olduğu bir ticarileşme yaşıyoruz. Garip bir şekilde bu aynı zamanda dindarların modernleşme ve uluslaşmasının da bir alameti. Daha önce ideoloji için birarada olan ve ütopik veya değil bir dava için kendini belli prensiplere kilitleyen insanlar vardı. O bünyeler çoğu kez pragmatik olamayacak kadar ilkelerine bağlı, günümüz için fazlasıyla romantik bünyelerdi. ... Devamını Oku »
Ateistlerin inanç hürriyetini savunmak
Ateistlerin inanç hürriyetini yaralayan uygulamalara dindarların da itiraz etmesi demokrasinin gereğidir. Ateizm derneğinin web sitesine erişimin engellenmesi din ve ifade hürriyetinin engellenmesidir. İnsanların inanmama hürriyeti, inanma hürriyetlerinin bir parçasıdır. Dinde zorlama yahut dinde zorbalık yapanlar, iman değil en fazla riyakârlık üretirler. İstibdad, kâfiri münafıklığa, Müslümanı da riyakârlığa teşvik eder. İnançlarına katılmadığımız ateist vatandaşlarımızın da inanç hürriyetini güvence altına almak demokratik ... Devamını Oku »